Kurumsal hayat birçok gence pek cazip gelmiyor. 31 yaşındaki Caner Akdolun da Boğaziçi Üniversitesi’nde İktisat Bölümü’nü bitirdi fakat mezuniyetini “Görevimi tamamlamıştım ve artık istediğim hayatı sürebilirdim” diye yorumluyor. Hayalini kurduğu kariyerse 9 yaşındayken Göcek Yat Kulübü’nde tanıştığı yelken sporu.
Akdolun, Mini 6.50 model teknesini Fransa’dan aldığını anlatıyor. Ardından Türkiye’yi bir uçtan diğer uca bu küçük yarış teknesiyle geçmeye karar veriyor. Türkiye Yelken Federasyonu çatısı altında gerçekleştirilen tek kişilik Türkiye turu rekor denemesinde başlıca üç kural var: Motorsuz, yardımsız ve hiç durmadan seyir yapmak.
Caner Akdolun’un rekor denemesini biz de Instagram hesabından takip ettik. Bir limana bağlanmadan, dinlenmeden, gece gündüz seyir yaptı. Şu ana kadar bu mevsimde böyle bir rekor denemesine çıkan tek kişi o. Fakat ne yazık ki Çanakkale Boğazı’nda lodos fırtınasıyla karşılaştı ve bir süre boğazdan çıkamadı. Bu zaman kaybı da 2021’de ilk kez
16 gün, 16 saat, 27 dakikayla bu rekoru kıran Tolga Pamir’i geçememesine neden oldu. Artvin-Hopa Limanı’ndan 25 Ekim’de, saat 15.28’de yola çıkan Akdolun, Hopa ve İskenderun limanları arasındaki 1.500 deniz mili mesafeyi aşıp 21 gün, 17 saat, 4 dakikayla rotasını tamamladı.
Ona rekor denemesi sırasında ne tür maceralar yaşadığını sorduğumda şunları anlattı: “Sakız Adası ve Çeşme arasında yorgunluktan ‘Teknede nasıl olsa başkası var’ gibi bir hisse kapıldım. Dümeni bırakıp içeri geçtim ve uyku tulumunu üzerime çekip yattım. Uyandığımda o hayali kişiyi teknede bulamayınca bu işi solo yaptığımı hatırladım.96 saatlik bir periyotta toplam 4-5 saatten fazla uyuyamadığım oldu. Uykusuzluk insana gerçekten acı veriyor. Bir seferinde jeneratörüm bozuldu. Midilli’de tüm gece dümen tutarken uykudan başım öne düşüyordu. Gece boyu yüzüme vuran tuzlu suyla uyandırılmak çok kötüydü. Kahvaltı için ilk 4-5 gün domates-peynir yedim. Daha sonra zeytin, fıstık ezmesi, konserve gibi bozulmayacak ürünlerle idare ettim. Geceleri de sıcak suyla karıştırdığım hazır çorbayla ısındım.”
Yunuslar da Caner Akdolun’un bu macerada yoldaşı olmuş. Hopa’dan İstanbul’a kadar teknenin yanından hiç ayrılmamışlar. Bu arkadaşlığı şu sözlerle anlatıyor: “Karadeniz’de tekne rüzgârsızlıktan durduğunda bir anda güneş açtı. O anda fırsat bulup teknenin yanından ayrılmayan 15-20 tane yunusa banyo yaptırdım. Yani denizden kovayla su alıp üzerlerine döktüm. Karedeniz yunusları bizim Akdeniz yunusları kadar oyuncu değiller ama yine de onlarla çok güzel vakit geçirdim.”
“Karanlığın en yoğun olduğu anda bükülmemenin, baskı altındayken dayanmanın ödülü büyük oluyor.”
‘KARAYOLU İLGİMİ ÇEKMİYOR’
Gittiği yerlerde yelkenden uzak olma fikrinin onu cezbetmediğinden bahseden Akdolun “Mesela Türkiye turunu karayoluyla yapma fikri hiçbir zaman ilgimi çekmedi” diyor. Ona denizin her zaman sütliman olmadığını, bazen fırtınanın çıktığını hatırlatıyorum. O da tıpkı bir denizci gibi “Her kötü geceden sonra hep güzel doğar güneş. İnsan bir şekilde dayanabilirse her fırtına biter. Karanlığın en yoğun olduğu anda bükülmemenin, baskı altındayken dayanmanın ödülü çok büyük oluyor. Ben bu mücadeleyi seviyorum” diyor.
GÖRDÜĞÜ EN GÜZEL MAVİLİKLER:
Hayatı denizlerde geçen birine gördüğü en güzel denizleri sormadan olmaz. Akdolun “İtalya’da Sardunya’nın kuzeydoğusundaki Maddalena Adaları’nda gördüğüm maviye başka yerde rastlamadım. Fransa’ya bağlı Korsika Adası’nın doğusunda ve Bonifacio Boğazı’nda da nefes kesen koylar var. Ona yaklaşabilen nadir denizleri de sadece Türkiye ve Yunanistan’da bulabilirsiniz” diyor ve favori listesini açıklıyor:
– Lavezzi Takımadaları, Cavallo Adası ve Carataggio Plajı-Korsika (Fransa)
– Spargi Adası’ndaki Piscine di Budelli Plajı; Maddalena Adası’ndaki Cala Corsara ve Cala Coticcio plajları (İtalya)
– Ios Adası’ndaki Magganari ve Kolitsani plajları, Ikaria Adası’ndaki Seychelles Plajı (Yunanistan)
– Armella Koyu ve Arap Adası- Marmaris (Türkiye)