‘Yok’ denilen kuyulardan petrol fışkırıyor: Türkiye’nin ihtiyacının onda birini tek başına karşılayacak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir dizi program ve açılışlara katılmak üzere geldiği memleketi Bingöl’de Karlıova ilçesinde düzenlenen ‘Doğal Gaz Meşale Yakma Töreni’ne katıldı. Törende Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Nevzat Şatıroğlu, milletvekilleri Feyzi Berdibek ve Zeki Korkutata, Vali Ahmet Hamdi Usta, İlçe Belediye Başkanı Veysi Bingöl ile vatandaşlar yer aldı.

‘TERÖRÜ BİR KEZ DAHA LANETLİYORUM’

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Son günlerde terör nedeniyle şehit olan kardeşlerimize bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Aileleri başta olmak üzere çalışma arkadaşlarına, tüm milletimize başsağlığı diliyorum. Terörü hangi ad altında olursa olsun, kimden gelirse gelsin, her türlü terörü lanetlediğimizi bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum. Bu bölgemiz Karlıova, özellikle terörden çok çekmiş bir bölgemiz. Terörün maliyetlerini, topluma ne kadar büyük bedeller ödettiğini gayet iyi bilen yöremiz. Buradan terörü bir kez daha lanetliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, daha çok çalışarak kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi daha çok yücelterek yolumuza devam edeceğimizi, terörle de kararlı ve azimli bir şekilde mücadelemizin devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Bir yandan da demokrasimizi geliştirmeye, ülkemizin her bir beldemizi, yöremizi kalkındırmaya devam edeceğimizi de özellikle vurgulamak istiyorum.

Karlıova ilçemize doğal gaz arzının başlamasını müjdeleyen

‘Doğalgaz Meşale Yakma Töreni’

vesilesiyle sizlerle bir arada bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Özellikle burada sizlere verdiğimiz sözün gerçekleşip, hayata geçmiş olmasından dolayı ayrı bir mutluluk duyuyorum. Geçen mart ayında burada söz vermiştik. Çok şükür mahcup olmadık, sözümüz yerde kalmadı. Bizim siyasi anlayışımızın özü de budur. Yapamayacağımız şeyi söylememek, söylediğimiz şeyi yapmak. Siyasete olan güvenin de temeli budur. Dolayısıyla bugün söylediğimiz sözün yerine gelmesinden olayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. İlçemize doğal gazın gelmesiyle birlikte sadece evlerimizde değil; aynı zamanda geleceğimizde de büyük bir rahatlama ve konfor sağlanmış oluyor. Karlıova’nın dört bir yanına huzur, güven ve konfor taşıyacak olan bu adım, bölgenin kalkınması ve yaşam kalitesinin artması açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Bu meşale sadece ısınmanın değil; geleceğe duyduğumuz güven, ekonomiye ve çevreye verdiğimiz değerin de bir sembolüdür” dedi.

‘BİRÇOK YATIRIM GERÇEKLEŞTİRDİK’

İlçede birçok yatırımın gerçekleştirildiğini ifade eden Yılmaz, “Doğal gaz sadece bir ısınma sağlamıyor bir taraftan hava kalitesini arttırıyor. İlçemizin artık çok daha temiz bir havası olacak, özellikle kışın çevresel açıdan çok daha sağlıklı hale gelmiş olacak. İnsanların sağlığı açısından da bu çok kıymetli. Doğal gazın kullanıldığı ortamlarda insan sağlığının da çok daha iyi bir noktaya geldiğini biliyoruz. Bingöl’ümüzün her ilçesine hizmet götürmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Karlıova’mızı da bu güzelliklerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hiçbir zaman, hiçbir ayrım yapmadan her bir ilçemize, her bir beldemize, her bir köyümüze hizmet etmek gayreti içindeyiz. Karlıova’ya bugüne kadar duble yollardan işte hükümet konaklarına, sağlık tesislerine, eğitim tesislerinden göletlere, kırsal alandaki yatırımlara, köylerdeki yatırımlarımıza varıncaya kadar birçok yatırım gerçekleştirdik. Bugün de çok şükür doğal gazla bunu taçlandırıyoruz.

İnşallah ilçemizdeki konutların bir kısmı bu sene itibarıyla doğal gaza kavuşmuş olacak, zamanla abone sayısı daha da artacak. Şu anda taşımalı sistemle bu işi hızlı bir şekilde başlattık. Ama az önce Veysi Bey ‘Bu yetmez’ dedi, ‘Mutlaka boru hattıyla da bunun yapması lazım’ dedi. Çok kıymetli Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcımızla buraya gelmeden de istişare ettik, Sayın Bakanımızın tabii bilgisi dahilinde.

İnşallah en kısa sürede BOTAŞ‘ın yapacağı boru hattıyla da Karlıova’mızı daha kalıcı bir şekilde ve daha çok kişiye hizmet edecek bir şekilde doğal gazla buluşturacağız. Yalnız bu biraz zaman alacak. Projelendirme, doğal gazın yapımı, tam tarihi söyleyemiyoruz ama en kısa zamanda inşallah bunu gerçekleştireceğiz. Çalışmaları bugünden itibaren başlatıyoruz. İnşallah en kısa sürede teknik olarak tabii en kısa sürede bunu gerçekleştirmiş olacağız”

diye konuştu.

Gabar petrolde rekora doymuyor.

‘TARİHİMİZİN EN BÜYÜK DOĞAL GAZ KEŞFİNİ YAPTIK’

Pandemi döneminde enerji fiyatların yükseldiğini belirten Yılmaz, şöyle konuştu: “Vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gazı daha usta kullanabilmeleri adına hükümet olarak mesken abonelerin de yüzde 60’a kadar sübvansiyon uyguluyoruz. Vatandaşımızın ödediği fatura aslında devletin yüzde 60’ını sübvanse ettiği, karşıladığı bir faturadır. Bunu da belirtmek isterim. Özellikle pandemi döneminde enerji fiyatları çok yükseldi, vatandaşımıza bu yansımasın diye, vatandaşımız burada zorluk yaşamasın diye, hükümet olarak o tarihten bu yana çok ciddi sübvansiyonlar veriyoruz.

Böylece 2024 yılının ilk 6 aylık döneminde, Avrupa ülkeleri arasında hane halkına en ucuz elektriği, en ucuz doğal gazı veren ülke Türkiye’dir.

Karlıova’da da Bingöl’ün farklı yerlerinde de Avrupa’da yaşayan çok sayıda vatandaşımız var, onlara da sorabilirsiniz. Onlar ne kadar ödüyor bu faturayı, biz ne ödüyoruz. Sonuçta dünya piyasalarında döviz de aldığımız enerjiler, bunlar. İşte bunları ülke olarak vatandaşımıza en ucuza temin etmeye gayret ediyoruz. Sırf bunun içini elektrik ve doğal gaz için bütçemize koyduğumuz para, 472 milyar Türk lirasıdır. Bunu bütçeyle karşılamasak, vatandaşımız bunu faturalarla ödemek zorunda kalacaktı. Bunu 2025’te öngörüyoruz. Bu sene de zaten var. Değerli arkadaşlar, az önce değerli bakan yardımcımız Nevzat Bey de ifade etti, çok şükür artık kendi doğal gazımızı da üretir hale geldik. Bu, çok önemli. 2020’de Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda, tarihimizin en büyük doğal gaz keşfini yaptık. Gazı yerin 2100 metre altından çıkararak, karaya ulaştırmayı başardı. Şu anda günlük 6 milyon metreküp gaz üretimi yapıyoruz ve 2,6 milyon haneye kendi doğal gazımızı sağlıyoruz. Hedefimiz; 2025’te bu rakamı 10 milyon metreküpe çıkarıp, 4,4 milyon haneye kendi gazımıza ulaştırmaktır. Daha önce petrol yok denilerek üzeri kapatılan kuyulardan, terör yüzünden terk edilen bölgelerden, bugün Allah’a hamdolsun petrol çıkarmaya da başladık.

Cumhuriyet tarihinin karada gerçekleşen en büyük petrol keşfini de Gabar’da yaptık. Günlük 100 bin varil üretim kapasitesine sahip olan bu rezerv, günlük tüketimimizin 10’da 1’ini tek başına karşılayacak potansiyele sahiptir. Çok da kaliteli bir petrol, o açıdan da çok kıymetli. Gabar’daki günlük petrol üretimimiz şimdiden 45 bin varili aştı. Diyarbakır’da günlük 15 bin varil, Batman’da 20 binin üzerinde ve Adıyaman’da 10 bin varilin üzerinde petrol üretiyoruz. Bu başarılar, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolunda attığı en büyük adımlardan bazılarıdır. Doğal gazda ve petrolde dışa bağımlılığımız azaldıkça, bu hizmeti milletimize daha hesaplı bir şekilde sunma imkanına da kavuşmuş olacağız.”

Gabar petrolde rekora doymuyor.

‘HUZUR İKLİMİNİN DEĞERİNİ HEP BİRLİKTE BİLECEĞİZ’

Cevdet Yılmaz, “Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin kalkınma sürecinde en büyük darboğazlardan biri cari açık meselesidir. Dünyadan aldığımız mal ve hizmetle dünyaya sattıklarımızı mukayese ettiğinizde bir açığımız kalıyor. Bu da dışardan bizi borçlanmak zorunda bırakıyor. Bu açığın en büyük sebebi, enerji ithalatıdır. Pandemi döneminde 100 milyar doları aşmıştı, yıllık enerji ithalatımız. 1-2 yıl içerisinde 70 milyar dolarlar seviyesine düşmüş durumda ama yine de çok yüksek. Bu fatura olmasa Türkiye, cari fazla verecek konumda. Dolayısıyla kalkınma sürecimiz açısından da enerji bağımsızlığı çok önemli. Yerli ve milli enerji kaynaklarını geliştirmek hayati öneme sahip.

İnşallah bir taraftan doğal gaz ve petrol, diğer taraftan nükleer tesislerimizin devreye girmesi, bir yandan da güneş rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesi, bütün bunlarla Türkiye enerji bağımsızlığından farklı bir noktaya gelmiş olacak. Bu da cari açık meselemizi çözerek kalkınma sürecimize çok daha güçlü bir zemin oluşturmuş olacak. Böylece ülkemizde kalan kaynağı da yatırıma, üretime, istihdama yönlendirme imkanına sahip olacağız.

Türkiye’yi enerji yarışının dışında bırakmak isteyenlere inat, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürüttüğümüz güçlü ve milli enerji politikalarımızdan asla taviz vermeyeceğiz. ‘Türkiye Yüzyılı’, enerjide dışa bağımlılığı bitirdiğimiz, enerjide bağımsız olduğumuz bir yüzyıl olacaktır. Elimizdeki imkanların, sahip olduğumuz güven ve huzur ikliminin değerini hep birlikte bileceğiz. Burada güçlendikçe bütün ilçelerimiz de inşallah bu imkanları zaman içinde ulaştıracağız. Bunun da buradan bilinmesini isterim.

Doğalgaz Meşale Yakma Töreni’mizin tüm Karlıova’mıza, Bingöl’ümüze, insanımıza hayırlı olmasını diliyorum. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla halka hizmetkar olma anlayışıyla yolumuza devam edeceğimizi, boş polemiklerle, ideolojik çatışmalarla enerjimizi harcamayacağımızı özellikle ifade etmek istiyorum. Birlik içinde, beraberlik içinde bütün farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp, demokrasi içinde, hukuk içinde güçlenerek yolumuza devam edeceğimizi tekrar ifade etmek istiyorum” dedi.

‘2025 YILINDA EĞİTİME YÜZDE 14,8 PAY AYIRDIK’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, daha sonra Bingöl Üniversitesi’nde düzenlenen 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı.

Yılmaz, yükseköğretimin en çok yatırım yapılan alanların başında geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Hep ifade ettik, tekrar ifade etmek istiyorum. Bu yaşananlar, bizi yolumuzdan alıkoymayacak. Tam aksine daha fazla azimle, daha fazla kararlılıkla çalışmamıza, daha üretmemize vesile olacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Milli birliğimize, kardeşliğimize kasteden bu terör odaklarına ve onların arkasındaki karanlık yapılara en güzel cevabı; birliğimizi, kardeşliğimizi daha fazla yücelterek ve daha fazla da çalışarak ter dökerek vereceğiz, devam edeceğiz. Geçtiğimiz yıl mezunlarımızı kariyer yolculuklarına uğurladık. Şimdi de sizlerle aynı heyecanla yeni başarılara ‘Merhaba’ diyoruz. Bu vesileyle eğitim alanında her zaman ‘En öncelikli konumuz’ diyen, bu alana hükümetlerimizin ilk yılından itibaren bütçelerden en büyük payı ayıran, 81 ilimizin üniversitelere kavuşmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da sizlere en kalbi selamlarını ve başarı dileklerini iletmek istiyorum.

Üniversiteler, bir toplumun yarınlarını inşa eden ilim ve irfan kurumlarıdır. Üniversitelerin güçlendiği toplumlar, bilgi ile yoğrulmuş bir irade ve yine bunu çevreleyen bir şuurla geleceğe yürürler. Bu gerçekten hareketle yükseköğretim, her zaman üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve en çok yatırım yaptığımız alanların başında gelmektedir. Geçtiğimiz gün, Gazi Meclis’imizde görüşmelerine başladığımız 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimizde de eğitimi yine en öncelikli meselemiz olarak gördük. Merkezi Yönetim Bütçesi’nden 2002 yılında yalnızca yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime, 2025 yılında yüzde 14,8, yaklaşık yüzde 15, en büyük payı ayırdık ve böyle de devam edeceğiz inşallah. Üniversitelerin ülkemizin her köşesine, doğudan batıya yaygınlaştırarak yükseköğretimde ihtisaslaşmayı ve güçlü akademik performansı teşvik ettik.”

‘BUGÜN ÜNİVERSİTEMİZ HER ZAMANKİNDEN DAHA ÖZGÜR’

Eğitim yatırımları ile okullaşma oranında artışın sağlandığını ifade eden Yılmaz, üniversiteye gidişte yaşanan katsayı adaletsizliklerine son vererek, her öğrencinin eşit şartlarda eğitim yarışına katılmasını sağladıklarını söyledi. Yılmaz, “Bunlar, Türkiye’nin ayıbıydı; aynı zamanda bir demokrasi ayıbıydı. Çok şükür bugün ne katsayı zulmü var ne de başörtüsü yasağı gibi saçma birtakım tabular kaldı memleketimizde. Bir taraftan altyapıya yatırım yaktık, diğer taraftan bu demokratik adımları attık ve bugün üniversitemiz her zamankinden daha özgür, daha bilimsel bir ortamda yoluna devam ediyor. 2002 yılında 76 olan yükseköğretim kurumu sayısını bugün 209’a çıkarttık ve öğrenci sayısı bu süreçte 7 milyonu aşmış durumda. Bu yatırımlar sayesinde üniversitelerimizin yaygınlaşmasıyla birlikte okullaşma oranlarında da önemli bir artış sağlandı. 2003 yılında yüzde 15 olan yükseköğretimde net okullaşma oranı, bugün yüzde 50’ye ulaştı. Özellikle bu noktada kadınların, genç kızların yükseköğretimdeki net okullaşma oranının yüzde 14’ten yüzde 51’e çıktığını iftiharla ifade etmek isterim. Göreve geldiğimizde yaklaşık 64 bin olan öğretim elemanı sayısını 185 bine çıkararak, Türkiye’yi öğretim elemanı sayısı bakımından OECD ülkeleri arasında 8’inci sıraya taşıdık. Bu sayısal artış, bilimsel çalışmalara da yansıdı. Ülkemizi bilimsel yayınlar bakımından dünya sıralamasında 29’uncu sıradan 17’nci sıraya yükselttik, inşallah ilk 10 ülke arasında girdiğimiz günleri de hep birlikte göreceğiz” dedi.

‘BİRBİRİNİN KOPYASI OLAN ÜNİVERSİTELER İSTEMİYORUZ’

Cevdet Yılmaz, “Yurt kapasitemizde de büyük ölçüde artışlar yaptık. Yine iktidara geldiğimizde sadece tüm Türkiye’de 182 bin yatak kapasitesi varken; bugün 993 bin yatak kapasitesine ulaştık. Yatırımlarımız devam ediyor, yakın bir gelecekte inanıyorum ki 1 milyon sayısını da aşacağız. Sadece yatak kapasitesini arttırmakla kalmadık, kaliteyi de arttırdık. ODTÜ’de okudum, lisans süresince 5 yıl boyunca da ODTÜ’deki yurtlarda kaldım. 6 kişilik bir odamız vardı, daracık bir mekanımız vardı, o şartlarda okuduk. Bugünkü yurtlar gerçekten çok daha konforlu. 1 kişilik, 3 kişilik yatakların olduğu, çok daha konforlu şartların olduğu yurtlarımız var; çok şükür. Bingöl Üniversitemiz de tabii ki payını alıyor. Ayrıca başvuran tüm öğrencilerimize burs ya da kredi desteği vererek ekonomik açıdan da gençlerimizin yanında olduk. Dünyada yükseköğrenimde parasız eğitim veren nadir ülkelerden biri, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bunu sağlayan Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize, Meclis’imize de şükranlarımızı sunuyoruz. Yükseköğretim, pahalı bir eğitimdir. Dünyanın birçok yerinde çok büyük bedellerle insanlar bu eğitimi alıyorlar.

Yükseköğretim kurumlarımız bulundukları şehrin ve bölgenin ihtiyaçlarına göre çeşitli alanlarda bölgesel kalkınmaya katkı sunmaktadırlar. Hep altını çizerim, burada da çizmek istiyorum. Birbirinin kopyası olan üniversiteler istemiyoruz. Farklılaşan üniversiteler istiyoruz. İçinde bulunduğu bölgeye göre, şartlara göre, kendisini konumlandıran, farklılaşan hem kendi gelişimini sağlayan hem de çevresini geliştiren bir üniversite istiyoruz. Araştırma ve geliştirme girişimleri aracılığıyla yenilikçilik ve girişimciliği teşvik ederek, yerel sanayilere doğrudan fayda sağlamak, üniversitelerin önemli bir fonksiyonudur. Üniversite, şehirden, içinde yaşadığı bölgeden kopuk bir yapıda olmamalı. Üniversitenin etrafında fiziki duvarlar olabilir ona bir şey demiyorum; ama üniversitelilerin zihninde zihinsel duvarlar kesinlikle olmamalıdır” diye konuştu.

Yılmaz, törenin ardından Bingöl Üniversitesi Geliştirme Vakfı Temel Atma Töreni’ne katıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir